Radyum Kızları

Yüz yıl kadar önce, karanlıkta parlayan kol saatleri karşı konulamaz ölçüdeki bir yenilikti. Kadranları özel bir boyayla kaplanmış bu saatler her daim parlıyor ve bunun için güneş ışığına da gereksinim duyulmuyordu. 
Bu saatleri ilk üreten fabrikalardan birisi, 1916 yılında ABD New Jersey’de açıldı. Fabrika üretilen saatlerin yüzeylerini parlatmaları için kasabalı genç kadınları işe aldı. İş oldukça kolay görünüyordu. Kol saati kadranını bir fırça ile karanlıkta parlayan boya ile boyamak 
Ücreti de fena sayılmazdı, 40 saatlik haftalık çalışma karşılığı 18 dolar alacak, üstelik de her bir boyadığı saat kadranı başına da ilaveten 8 sent kazanacaklardı. Bu işçiler, çıplak elleriyle tuttukları ince fırçaları kullanıp, boyama ve yazma işlerine girişirler.

İş öylesine havalıydı ki, fabrikada çalışan kadınlar kız kardeşlerini ve arkadaşlarını da burada çalışmaya teşvik ediyorlardı.Fabrikada çalışan kızlara, bazıları sadece 3,5 cm genişliğinde olan minik kadranları boyama işini düzgünce yapabilmeleri için 
boya fırçasını dudakları arasında sivriltmeleri öğretilmişti. Karanlıkta parıldayan bu mucizevi boya, çinko bir bileşim karıştırılmış radyoaktif radyum tuzlarından ibaretti. Çalışanlar fırçayı her ağızlarına aldıklarında bir miktar da bu boyadan yutuyorlardı
Kullanılan boya, Nobel ödüllü kimyager Marie Curie ve eşi Pierre Curie tarafından 1898’de keşfedilden radyoaktif bir elementi, radyumu içeriyordu.O yıllarda radyumun tehlikesi halk tarafından bilinmiyordu ve Amerika’da radyum içeren ürünler, mucizevi bir buluş gibi sunuluyordu 

Fabrikadaki bu parlak toz, boyanın karıştırılması sırasında havaya da karışıyor devamında genç kızların saçlarına ve giysilerine yerleşiyordu. Bu karanlıkta parıldayan şey bir anda sağlıklı olmak ile eş tutulur olmuştu. 
Radyum, diş macunu, kozmetik malzemeler ve hatta yiyecek-içecek gibi ürünlerin katkı maddesi haline geldi.“Radithor” adı verilen bu preparat, distile edilmiş suda çözünmüş küçük miktarlardaki radyumu içeriyordu. “Ölüyü dirilten ilaç” şeklinde 
ciddi biçimde reklamı yapılan karışım, pek çok sağlık sorununa çözüm olduğu vaadinde bulunuluyordu.İş verenlerin ısrarla radyumlu boyanın hiçbir tehlikesi olmadığı ısrarları altında gönül rahatlığı ile çalışan kadınların çok geçmeden, dişleri dökülmeye, 

çene kemiklerinde anormal derecede büyüme ve korkunç deformasyonlar oluşmaya başlar.ilk ölüm olayı 1922 yılında gerçekleşti.22 yaşındaki Mollie Maggia önce dişlerini yitirdi, devamında vücudunda enfeksiyonlar oluştu ve çene kemiği tamamen deforme oldu. 

Bir yıl devam eden acı dolu bir sürecin ardından öldü. 1924 yılı sonunda, fabrika işçilerinin yedisi bu gizemli hastalık nedeniyle ölmüştü.Saat fabrikasının sahibi olan US Radium şirketinin harekete geçerek bir soruşturma başlatması için iki yıl daha geçmesi gerekti. 
Bu soruşturma da fabrikada çalışan kızların hastalıkları ve ölümleri radyum arasındaki ilişki doğrulansa da, şirketin patronu hemen karşıt bir araştırma başlattı. Sonuçlar kamuoyundan bir biçimde saklandı. 
1925’te Harrison Martland adında bir doktor, radyumun kadınları zehirlediğini yaptığı çalışmalar ile kanıtladı.Dr. Martland, yapılan  incelemelerin sonucunda saat boyayan genç kızların esrarengiz hastalıkların nedeninin radyum olduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit etti 

Fabrikanın çalışanlarından Grace Fryer, dört arkadaşı ile birlikte 1925 yılında şirketi dava etmeye karar verdi. Fakat iki yıl boyunca kendilerini savunacak bir avukat bulamadılar. Sonunda, 1927’de, Raymond Berry adında genç bir avukat davalarını kabul etti. 

Cesaret alan başka kadınlar da şirket aleyhine dava açtı. Çekişmeli geçen sürecin ardından, 1928 yılında dava sonuca bağlandı ve US Radium firmasının her bir davalıya 10.000 dolar tazminat ödemesine,  ölene kadar da 600 dolar aylık bağlamasına ve 

tüm tıbbi bakım ücretlerini de üstlenmesine karar verildi.1927 yılına kadar radyum, elliden fazla işçinin ölümüne sebep olmuştu. Hayatta kalan kadınların da kemikleri farklı yerlerden kırılıyor, vücutlarında tümör oluşuyordu. 

Çalışan kadınların tamamı radyumun sebep olduğu hastalıklardan dolayı ölmüş, sadece bazıları daha uzun süre yaşamıştı.Radyum içeren ürünlerin yarattığı hasar ise bilinmiyor. 

Araştırmayı yapan doktorlardan olan Dr. Harrison Martland daha önce fabrikada çalışmış ve esrarengiz hastalık sonucu beş yıl önce ölmüş olan bir genç kızın kemiklerini mezardan çıkartarak incelemeye gönderdi. 

Sonuç beklediği gibi çıkmıştı, beş yıldır gömülü olmasına rağmen kemikler yüksek oranda radyasyon yayıyordu. 

Radyum kızlarının hikayesi 2018 yılında “Radium Girls” ismi ile bir sinema filmine konu oldu. Ayrıca İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından, Bir Peri Masalı: Radyum Kızları ismi ile de sahnelendi.
 

"En sevdiğimiz şeylerden biri gece çalışma odamıza girmekti. Duvar dibindeki masanın üzerinde duran şişelerden yayılan soluk yeşil parıltıyı görmeye bayılıyorduk. Bu, bizim için yepyeni ve müthiş bir şeydi… Sanki karanlıktaki periler gibiydiler."  Marie Curie 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paskalya Adası Heykelleri

Kadim Irklar

Osman Hamdi Bey