Petra Antik Kenti

Ürdün'ün saklı bir kanyonunda milattan önce Nebatiler tarafından yapılan antik kent, bir dönem tarihin tozlu sayfalarında kayboluyor ve kayıp kent Petra, on sekizinci yüzyılda yeniden keşfediliyor.


Grekçe bir kelime olan ‘Petra’ büyük kaya anlamına geliyor. Nebatilerin kurduğu şehir, Mezopotamya, Yemen ile Akdeniz arasında işleyen kara ticareti yolunun bir zamanlar en önemli anahtarıydı.

Nebatiler burada batıda Romalılar ve Helenistik dönem Yunanlılarıyla ve doğuda Perslerle ticaret yapıyordu.  Çin’den ve Hindistan’dan getirilen baharatlar, tütsüler, yağ ve parfümler buradan da dünyanın dört bir yanına sevk ediliyordu.

M.Ö. 400 yıllarında kurulan Petra, bütün görkemi ve güzelliği ile M.S. 106 yılına kadar Nebati Krallığı’nın başkenti olmaya devam etti. M.S. 106 yıllarında Nebati Krallığı Roma’ya dahil oldu. 
Bölgenin tarihinde Müslümanlar, Hristiyanlar ve Haçlıların egemenliğine dair izlere rastlansa da Petra Antik Kenti  meydana gelen depremlerin sıklığı yüzünden M.S. 400 yıllarında terk edilmeye ve zaman içinde de unutulmaya başladı.

Yüzlerce yıl boyunca kimsenin haberi olmadan orada, öylece durdu. Ancak bazı dedikodular da duyulmuyor değildi. 1812 yılında bu dedikoduları duyan meraklı bir kaşif ise şehrin peşine düştü. 


Johann Bruckhardt isimli kaşif şehri tekrar buldu Petra Vadisi tarihte kaybolmaktan kurtuldu. Şehir kayaların içine oyulmuş.  Kireç taşı oyularak yapılmış mezarlar, amfi tiyatrolar, tapınaklar, evler ve hepsi kadar güzel olan Petri girişi


Güneşin doğuşundan batımına kadar kayaların renkleri kırmızı, turuncu, sarı ve pembe olabiliyor. Kayaların aldığı bu renkler dolayısıyla “Rose City” olarak da bilinen şehir 100 km’lik bir alana yayılmış durumda. Şehrin girişini ise “The Siq” adlı geçit oluşturuyor. 

Uzmanlar kentin keşfedildiği günden bu yana neredeyse 200 senedir bu yapının inşaatı ardındaki mühendislik dehasını çözmeye çalışıyor. Ayrıca yapılan araştırmalara göre bölgede 10 bin yıla kadar yaşam izleri bulundu. 

Petra Antik Kenti, 1985 tarihinde UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edildi. 2007 tarihinde de Dünyanın Yeni Yedi Harikasından biri olarak kabul edildi. Kanadalı tarihçi ve arkeolog Dan Gibson'ın 2016 yılında yayınladığı 'The Sacred City' isimi belgeselde,


gerçek Kabe'nin Ürdün'de yer alan Petra olduğuna dair çok tartışılan iddialar yer alıyor.Gibson, Muhammed'in Mekke değil de Petra'da doğup büyüdüğüne ve müslümanların namaz kılarken kıble olarak yanlış yere yöneldiklerine inanıyor.


Dan Gibson bu şekilde bir araştırma yapmış ve günümüze kadar orjinalliği hiç bozulmamış 12 cami bulmuş. Amacı  bu ilk ibadet yerlerindeki kıbleyi tespit etmek. 3 ihtimal bulunuyor; ya bu mescitlerde kıble mescidi aksa'yı gösterecek ya kabe'yi gösterecek ya da başka bir yeri.

1. mescid-i kıbleteyn, 623 yılında inşa edilmiş.  Muhammed'e kıble değiştirme ayeti geldiğinde yüzünü mescidi aksa'dan kabe'ye bu mescitte çevirmiş. çift kıbleli mescit anlamına gelir. 
2. huaisheng camii. çin'dedir. 627 yılında inşa edilmiştir.3. fustat camii, mısır.

4. emevi sarayı, ürdün. 700.
5. baalbek camii, lübnan. 701.
6. amman kalesi, ürdün. 701.
7. sanaa camii, yemen. 705.
8. khirbat al-minya, israil. 706.
9. wasit camii, ırak. 706.
10. mescid-i aksa, israil. 706.
11. khirbat al-mafjar, batı şeria. 724.
12. anjar camii, lübnan. 724.

2 nolu cami, Dan Gibson bu camiye gider ve gps araştırmaları yaparak caminin kıblesini tayin etmeye çalışır ve bulduğu sonuç şaşırtıcıdır. Cami kabe'ye bakmamaktadır, Mescid-i aksa'ya da bakmamaktadır. Mekke'nin 12 derece kuzeyine bakmaktadır. 

diğer örnekteki cami Mısır'daki Fustat.   İslami kayıtlara göre caminin ilk kıblesi doğuyu göstermekte, fakat daha sonra yapılan düzeltme ile kıble güneye yani kabeye çevrilmiş. Ürdün'deki emevi sarayının da kıblesi kabe olarak gözükmüyor.

701 yılında inşa edilen Lübnan'daki Baalbek camiinin kıblesi ne kabeye doğru ne de mescidi aksa'ya.
Mescid-i aksa'nın kendisi de kıble olarak kabe'yi değil başka bir yeri göstermekte

Khirbat al mafjar sarayında bulunan mescit ne mescidi aksa'ya ne de kabe'ye bakmaktadır. tamamen farklı bir kıbleye dönüktür. Lübnanda inşa edilen Anjar cami, bu camiinin kıblesi de ne mescidi aksa ne de kabeye değil bambaşka bir yere bakmakta.

Bütün bu camilerin kıblelerinin bir yere baktığını görünüyor ; Petra antik şehri . Dan Gibson Muhammed'in Medine'de iken Petra'ya doğru namaz kıldığına inanıyor. Bu konuda Gibson'un çok detaylı iddiaları var.

Günde 5 binden fazla turistin ziyaret ettiği Petra antik kenti, tek başına Ürdün’ün turizm gelirlerinin yüzde 82’sini oluşturuyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paskalya Adası Heykelleri

Kadim Irklar

Osman Hamdi Bey