Tutankamon

Milattan Önce 1323 yılında bir firavun öldü. Adı 3300 yıl boyunca bir daha tarih kayıtlarında geçmeyecekti.  Ünlü Mısır bilimcisi Howard Carter adında bir İngiliz arkeoloğun, 1922 yılında Krallar Vadisi’nde bugüne kadar ki en büyük firavunun mezarını keşfetmesine dek! 
Tutankamon (Tutankhamun), MÖ 1332-MÖ 1323 yılları arasında hüküm sürmüş ve çok genç yaşta ölmüş bir firavun. Tüm firavunlar gibi o da MÖ 16. yüzyıl ve 11. yüzyıl arasında Krallar Vadisi’nde gömülmüştü. Bölgede bulunan mezarların çoğu erken zamanlardan beri yağmalanmıştı. 
Ancak Tutankhamun’un mezarı bu yağmalardan payını hiç alamamıştı. Mezar odası bu açıdan bir ilk olma özelliği taşıyordu. Projeyi finanse eden güçlü bir amatör Mısırbilimci olan Lord Carnarvon, Howard Carter ile birlikte genç firavunun mumyalanmış bedenini, 
çok sayıda dini nesneyi, duvar resimlerini ve yazıtları ortaya çıkarttı.1917 senesinde Carter ve Lord Carnarvon, Krallar Vadisi’nde (Firavunlar Vadisi olarak da bilinir) kazı yapmaya başladıktan sonra uzun uğraşlar sonucunda 4 Kasım 1922 tarihinde bir giriş keşfettiler. 
Kazı çalışmaların devam etmesiyle 17 Şubat 1923 tarihinde Firavun Tutankhamun’un mezar odasını (KV62 olarak bilinir) buldular. İddialara göre bir kil tabletin üzerinde de şöyle bir uyarı yazıyordu:
"Bu firavunun huzurunu bozan her kim varsa, Ölüm onu kanatlarıyla katledecektir." 
Tutankhamun’un bugün çok meşhur olmasının nedeni, kralın altın tabutunun nefes kesici ve değerli mezar eşyalarıyla bulunmuş olmasıydı. Genetik testler firavun Tutankamon'un büyük firavun II. Amenhotep'in torunu ve Mısır'ın Yeni Krallık (MÖ 1550-1295) hanedanlığı tarihinin 

tartışmalı bir figürü olan Akhenaton'nun oğlu olduğunu doğruladı. Tutankamon, Akhenaton’un saltanatının başlarında gerçekleştirdiği reformları tersine çevirerek, tanrı Amun'a ibadeti yeniden canlandırdı. Teb'i dini bir merkez olarak belirledi ve kendi isminin sonunu yaratıcı 

tanrı Amun'a kraliyet bağlılığını yansıtacak şekilde değiştirdi  Tutankamon’un bedeninde, kafatasının arkasında bir delik olduğu açığa çıkarıldı ve bazı tarihçiler bu nedenle genç kralın öldürüldüğüne karar verdiler. 

Ancak son testler deliğin mumyalama sırasında yapıldığını gösterdi. 1995'teki BT taramaları, firavunun enfeksiyon kapmış bir kırık sol bacağa sahip olduğunu doğruladı; mumyasından alınan DNA, çoklu sıtma enfeksiyonu kanıtlarını ortaya çıkardı ve 


sonuç olarak tüm bunların erken ölümüne katkıda bulunduğu anlaşıldı.Tutankamon öldükten sonra firavun kraliyet bedenlerinin korunması ve öbür dünyaya yolculuğunun sağlanması için gerekli olan Mısır dini geleneğine göre mumyalandı. 
Embalmer'ler organlarını çıkardı ve reçineye batırılmış bandajlara sardı; başının ve omuzlarının üzerine 11 kiloluk bir katı altın portre maske yerleştirildi ve bir dizi iç içe geçirilmiş taşıyıcıya konuldu:Mezarın giriş koridoru tavana kadar doldurulmuştu. Bunlar mobilya, 
araba, kıyafet, silah ve topal kralın 130 bastonu dahil olmak üzere 5.000'den fazla eserden oluşuyordu. Giriş koridoru Tutankamon gömüldükten kısa bir süre sonra yağmalandı, ancak iç odalara ulaşılamadı. 
Tutankamon'un üç tabutundan ikisi altın kaplı ahşaptan yapılmayken, en içteki tabutun kalın dövme altından yapıldığı görüldü.  Kaşif Carter ve ekibinin mezarı kataloglaması ve boşaltması on yıl sürdü. 

Eski Mısırlılar ölümden sonra tekrar yaşamanın mümkün olduğuna inanıyorlardı, ancak bunun ancak bedenin canlı bir şekilde muhafaza edilmesi durumunda başarılabileceğini düşündüler. Bu durum onları yapay mumyalama bilimini geliştirmeye yönlendirdi. 
Vücudun iç organları mumyalama sürecinin başında çıkarıldı ve ayrı olarak korunurdu. İşlevi bilinmeyen beyin ise basitçe atılırdı — akıl yürütme organı olarak beyin yerine kalp kabul edilirdi. Kalp bu nedenle sonraki yaşamda gerekli olacağından yerinde bırakılırdı
9 yıl boyunca iktidarda kalan Tutankamon, tahta geçtiği sırada 10 yaşındaydı. 19 yaşında iken hayatını kaybeden Altın Firavun’un cesedi 70 gün içerisinde mumyalanarak, Luksor’daki Krallar Vadisi’nde 69 numaralı mezarlığa alındı. 
Carter, günlüğüne şunları not etmişti:“ Çiviler çıkarıldı ve kapak kaldırıldı. Genç kralın oldukça dikkatli sarılmış mumyası ve tanrı Osiris’i temsil eden üzüntülü ama sakin bir yüz ifadesi bulunan altın maske karşımıza çıktı. 
O kasvetli sessizliğin ortasında, şimdiye kadar sadece ismiyle bilinen Tut.Ankh.Amen’in gençliğini andıran bu yüz bizi geçmişe götürdü. Bu süslü mumyaya bakılacak olursak, kendisi uzun bir genç olmalıydı. Maskenin başörtüsünden ayaklara kadar olan uzunluğu yaklaşık iki metreydi. 
Altın maskenin boğazına iliştirilmiş ve genç çehresinin güzel bir şekilde işlendiği üç devasa altın & çiniden yapılmış kolyele, göğüs üzerine birleştirilmiş ellerin arasına yerleştirilmiş kalp şeklinde ve üzerinde hiyeroglif yazısıyla bir şeylerin yazılı olduğu kolye uçları vardı.
Mumyanın eline de döven ve asa tutuşturulmuştu. Ellere kadar uzanan bu maskenin altında keten bir örtü, boylamasına ve enlemesine sarılan geniş, esnek ve altın işlemeli bandajlar bulunuyordu. Bu bandajlar, tanrı Nekhbet’in oldukça süslü, 
altın kaplamalı koruyucu figüründen sarkıyordu. Nekhbet’in bütün vücuda ve kafaya ulaşan kanatları vardı.” Tutankamon belki Mısır uygarlığında büyük bir yere sahip değildi, fakat ondan günümüze kalan eşyalar, Antik Mısır hakkındaki birçok bilinmeyene ışık tuttu. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paskalya Adası Heykelleri

Kadim Irklar

Osman Hamdi Bey